26 Kasım 2012 Pazartesi

Hola :)

Bugün evlilik sürecimle doğrudan ilgili olmayan fakat benim için çok yeni ve eğlenceli olan bir kararımdan bahsetmek istiyorum: İspanyolca öğrenmeye başladım. Bu, her hafta uzunca bir süre yaptığım şehirlerarası yolculuğumu nasıl verimli bir hale getireceğimi düşünürken aniden ortaya çıkan bir karar oldu :) Elbette günde saatlerce çalışacak kadar zamanım yok ama boş zamanlarımda uğraşabileceğim güzel bir zaman dilimi yarattım kendime... İspanyolca zor bir dil. Özellikle eylem çekimleri ve erillik-dişillik işin içine girince biraz karmaşıklaşıyor ama aynı zamanda keyifle öğrenilebilecek, neşeli bir dil... Dün gece başladığım bu uğraşımı bugün de devam ettirdim. Şu ana kadar basit düzeydeki gramer konularından birkaçını öğrendim ve dağarcığıma yaklaşık 20 sözcük ekledim. Dilerim istediğim yönde kendimi geliştiririm. Adiós, hasta luego :)


25 Kasım 2012 Pazar

Ayna ve Çerçevelerimiz :)

Bu arada yeni alınanların arasına Paşabahçe'den İznik karolu ayna ve 2 çerçevemi de eklemeliyim. Uzun zamandır ne zaman Paşabahçe mağazasını gezsem, bu güzel aynaya gözüm takılıyordu. En sonunda nişanlıma gösterdiğimde o da beğendi ve almaya karar verdik. Ayna küçük küçük karolardan oluşuyor fakat çini değil ağır plastik. Özellikle siyah bölümleri kafamdaki renk şablonuna uymasa da almaya karar verdim. Antrede kullanmayı planlıyorum. Öte yandan bir büyük ve bir küçük, kendisine eş çerçevelerini de aldık. Güzeeel anılarımızı saklasın diye :)




Bu arada aynanın boyutu en:60, boy:77...

Yeni Evimiz İçin Son Alınanlar

Merhaba,
Yazmayalı uzun zaman oldu... Bu aralar çok yoğunum. Bir taraftan derslerimi halletmeye çalışıyorum, bir taraftan diğer akademik sorumluluklar zamanımı alıyor. O yüzden daha şimdi yazmaya fırsat bulabildim. Geçen hafta birkaç saatlik boşluğumda annemle çarşıya çıkmıştık. Kahvelerimizi içerken bana yaşadığım şehirde büyük bir şubesi olan bir çeyiz dükkanını gezmeyi önerdi. Ben de zaman ve fırsat bulmuşken kaçırmayayım dedim. Annemle alışveriş yapmak çok keyiflidir, zevklerimiz de birbirine çok yakındır. E bu durumda başka bir arkadaşa da gerek kalmıyor çeyiz alışverişi için. Zaten yeni evimiz için yapılan alışverişler ya annemle ya da nişanlımla oluyor her zaman :)

İlk olarak yemek takımımdan başlamak istiyorum. Uzun zamandır internet aracılığıyla birçok markanın yemek takımlarına göz gezdiriyordum fakat içime sinen bir şey göremiyordum. Geleneksel çiçekli böcekli, ya da şu aralar pek yaygın olan altın yaldızlı, şeritli yemek takımları pek ilgimi çekmiyordu. Gittiğimiz yerde de bana gösterilen modellerin büyük çoğunluğu yukarıda sözünü ettiğim cinstendi fakat şu an almış bulunduğum modeli görünce şöyle bir sevindim :) Biraz inceleyince içime sindi ve onu almaya karar verdim. Porselen yemek takımının olumsuz tarafı çok bilinmiş bir marka olmamasıydı fakat bilinen ve zevksiz bir model almaktansa hoşuma giden modeli almayı seçtim. İşte seçtiğim model:



Ben zarif, sade ve şık nesneleri seviyorum. Bu yüzden seçtiğim yemek takımı benim için çok ideal... 

Öte yandan aynı gün bir de günlük kullanım için nevresim takımı aldık.

 Bu takımın yanında ben Karaca'dan çok modern bir takım beğenmiştim ama maalesef defolu çıktı. Ama aklımda, en kısa zamanda başka bir yerden onu da alacağım :)






8 Kasım 2012 Perşembe

Düğün Müziklerimiz

Düğün müzikleri konusunda tam bir karara varamadık. Her şey gibi bu da çok ayrıntılı ve üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Giriş müziği, dans müzikleri, pasta müziği derken insan ne yapacağını şaşırıyor. Şu anki duruma göre (eğer karar değiştirmezsem) giriş müziği olarak Nil'in "Ben Ona Resmen Aşığım" şarkısının başlangıcındaki yaklaşık 30 saniyelik bölümü düşünüyoruz. Linkten dinleyebilirsiniz.


İlk dans müziği olarak da nişanlım Candan Erçetin'in "Hayranım Sana" adlı şarkısını istiyor, ki bence de çok güzel ve anlamlı bir şarkı.



İkinci dans müziği henüz muallakta ...

Pasta müziği olarak ise Göksel'in yorumuyla "Senden Başka" şarkısı olsun istiyorum, cıvıl cıvıl, sıcacık bir şarkı...


Müzik seçimlerim şimdilik bu kadar... İleride karar verdikçe güncelleyeceğim...

Tariflerim I

Yemek yapmayı ve sofra düzenlemeyi çok severim. Bu bölümde sizlerle en sevdiğim tarfileri paylaşmak istiyorum...


İlki fırında karnabahar... Çok lezzetli ve çok hafif...

Tarifi Sibel'in Kahvesi adlı bir blogdan düzenleyerek aldım.


Malzemeler:

(4 porsiyon için)

- 1 karnabahar
- 1,5 su bardağı süt
- 1,5 çorba kaşığı tereyağı
- 1 çorba kaşığı un
- 2 yumurtanın sarısı
- Tuz
- 100 gr kaşar peyniri (rendelenmiş)

Yapılışı:

1. Öncelikle karnabaharları çiçeklerine ayırıp yıkayın. Fırınınızı 200 dereceye ayarlayıp ısıtmaya başlayın.

2. Bir tencereye kaynar su doldurup tuz ekleyin, karnabahar çiçeklerini suya koyup kapağını kapatarak 8-9 dk kadar haşlayın. 

3. Ufak bir tencerede yağı eritin, unu ekleyip hafifçe kavurun. (Beşamel sosun topaklanmaması için yağın un miktarından daha fazla olması gerekiyor.)

4. Sütü ekleyip çırpıcıyla sürekli karıştırarak, kaynayıncaya kadar pişirin. Ocaktan aldıktan sonra sosunuza yumurta sarılarını ekleyip iyice çırpın. En son tuzu ekleyin.

5. Haşlanmış karnabaharları süzgece çıkarın, suyunu süzdükten sonra borcama alın. Üstüne sosunuzu kaşıkla dökün. Rendelenmiş kaşarları serpiştirin. Fırına verip üzeri güzelce kızarana kadar pişirin. Afiyet olsun ..


.

 


Kitaplarım, kitaplıklarım II

Gelelim o güzeell kitaplarımı nerede tuttuğuma...Geçen sene kitaplık almak için epey araştırma yaptım. Ben çok büyük ve çok raflı kitaplıkları beğeniyorum. Bu yüzden ya tek parça kocaman bir kitaplık alacaktım ya da küçük kitaplıklardan kendime bir kombin yapacaktım ki ben ikinci yolu seçtim. Birçok yeri gezdikten sonra Tekzen'de karar kıldım. Kitaplıklardan beyaz erik renginde birkaç tanesini beğendim. O zaman daha mobilyalarımı almadığım için beyaz-kahve kombinine uygun olup olmayacağını düşünemezdim ama, zaten ayrıca bir çalışma odası düzenlemeyi planladığım için renk uydurma sorunum pek olmadı. Üç tane düz raflı, bir tane de asimetrik kapaklı dolapla istediğim kitaplığa kavuştum...






Kitaplarım, kitaplıklarım...

Doğrudan evlilik süreci ile ilgili değil ama bir evde bulunması gereken en önemli bölümlerden birisi kitaplık, daha doğrusu kütüphanedir. Aslında eve yaşam ruhunu getiren, sizin ne olduğunuzu, yaşama nasıl baktığınızı, tercihlerinizi ortaya koyan detayların bir bölümü de seçmiş olduğunuz kitaplarda bulunabilir. Gerek mesleğime özgü özel alan kitaplarım gerekse estetik-bilgilendirici amaçlı diğer kitaplarım benim için vazgeçilmez niteliktedir. Bu anlamda sizinle gerek kitaplar, gerekse kitaplıklar hakkındaki görüşlerimi paylaşmak isterim.

Elbette şu ana kadar okuduğum tüm kitapların ayrıntılı bir dökümünü yapmayacağım ama beni etkileyen ve bakış açımı yönlendiren birkaç kitaba değinmek isterim. Öncelikle roman okumaktan çok keyif almam. Daha çok orta okul-lise dönemlerimde yoğunlaştığım bu tür kitaplar şu an ilgi alanıma çok fazla girmiyor. Fakat  2 sene önce, elimden bırakamadığım bir romana rastladım: Tahsin Yücel'in "Yalan" isimli romanı... Söz konusu roman, temelde kasıtlı ya da kasıtsız olarak yanlış bir yaşamın ortasına düşmüş bir insanı anlatıyor: Yusuf Aksu'yu... Romanda Yusuf Aksu'nun serüvenini okurken kendi yaşamlarımızı da gözden geçirmeden edemiyoruz... İsterseniz arka kapak yazısına bir göz atalım:

"Gülünç ile acıklının iç içe geçtiği anlatımıyla, yaşadığımız dönemin çelişkilerine tanıklık eden ilginç kişileriyle Yalan, günümüz toplumunun hastalıklı yanlarından birine parmak basıyor. Romanın odak kişisi, şaşırtıcı bilgisini ansiklopedilere ve olağanüstü belleğine borçlu olan, yapayalnız, silik, beceriksiz, ama benzerine güç rastlanır bir adam: Yusuf Aksu. Saçma bir aşk yüzünden on yedi yaşında kendini öldüren bir sınıf arkadaşının anısı, Yusuf'un yaşamına bambaşka bir yön verir. Arkadaşının kuramı kendisine mal edilince de çok geniş bir hayran kitlesinin gözdesi olur. Çevresinin kendisine dayattığı kimliği üstlenir. Ancak mutsuz bir aşkın ardından, yalnızca yanıldığını görmekle kalmaz, başka kendi kimliği olmak üzere, her şeyin yalan üzerine kurulduğunu anlar. Edebiyat dünyamızda büyük ses getiren Peygamberin Son Beş Günü adlı romanından tam on yıl sonra usta yazar Tahsin Yücel, çağımızda toplumsal bir alışkanlığa dönüşen, ama evrensel boyutlara uzaman Yalan'ı ele alıyor. İzdüşümlerini pek çok kesimde bulabileceğimiz, aynalarda yansımışçasına çoğaltabileceğimiz Yalan, çok katmanlı, derinlikli bir roman."









Puzzle Aşkı :)

Boş zaman etkinliği olarak puzzle ile uğraşmak bana her zaman keyif verir. Yalnız çok sabırlı bir insan ol(a)madığım için üzerinde uğraştığım her ne ise bir an önce bitirmek isterim; puzzlelarım de bundan nasibini alır :) Geçen kış tez dönemimde iken çok fazla evden çıkamadım, bu yüzden ev içerisinde bir hobi edinmeye çalıştım. İlk aklıma gelen de puzzle almak oldu. P. Motel De La Marine adlı puzzleım en sevdiğimdir. İleride çoklu dekoratif tablolarımın yanı sıra sevdiğim puzzlelarım da evimin duvarlarında yerini alacak :) Aşağıdaki biraz önce sözünü ettiğim P. Motel De La Marine adlı puzzle.



Ev Tekstili

Ev tekstiline yönelik henüz çok bir araştırma yapmadım, malum gelinlik, düğün yeri gibi önceliği fazla olan ayrıntılardan ona sıra gelmedi. Fakat birkaç ay önce annem benim için güzel bir takım almış. pembe-kahve-beyaz tonlarındaki bu takımın beyaz-kahve mobilyalarıma  çok güzel bir biçimde uyum sağlayacağını düşünüyorum.




İnci Takılarım

Bunlar da gelinliğimle kombinlemek istediğim takılarım... Gelinlik rengim krem olunca inci takılarla güzel bir kompozisyon oluşturacağını düşündüm... 







Takılar Altınbaş'ın İTK10038 nolu ürünü. Fiyat olarak da 1.263 TL. Bence gayet uygun bir rakam. Benim gibi ekstra set aldırmak istemeyenler için de güzel bir seçenek olabilir. 

İlgimi çekenler

Bu bölümde evlilik hazırlıkları sürecinde ilgimi çeken eşyalar ya da konseptleri sizinle paylaşmak istiyorum... 

Öncelikle gelin ayakkabıları...




Bu beyaz ayakkabılar gerçekten çok şık duruyor... Fakat ben beyaz ayakkabı mı renkli ayakkabı mı giyeceğim konusunda hala kararımı veremedim... Bu arada Akay'dan beyaz bir ayakkabıyı da paylaşayım...


Gelelim renklilere...




Bunlar da Hotiç'ten iki farklı model... Renkleri çookk güzel... Özellikle alttaki çok rahat duruyor...




Bu ayakkabıları bir forumda görmüş ve çok beğenmiştim. Aynı renk çiçeklerle kombin yapılırsa başarılı bir sonuca ulaşılabilir...



Bunlar da beğendiğim gelin buketi örnekleri...







Düğün Yerimiz


Yeni bir başlık daha.. Düğündeki diğer güzelliklere güzellik katan bir öğe... Düğün yeri... 
Biz sevgilimle çok fazla yer gezmedik, açıkçası yaşadığımız yerde de güzel bir düğün için çok seçenek yok. Ben açıkçası özel bir düğün konsepti düşünmemiştim hiç, yani ille de kır düğünü olsun ya da havuz başı olsun, balo salonunda olsun gibi bir tercihim yoktu. Bu yüzden biraz da fiyatlar üzerinden karar vermek istedik. İlk gittiğimiz otelde hem kır, hem balo salonu hem de havuz başı seçenekleri olmasına rağmen fiyat-kalite çizgisi pek orantılı değildi. Bu yüzden diğer seçeneğimiz olan bir başka otele gittik. İnternet araştırmalarım ve yakınlarımın yorumları doğrultusunda ben bu ikinci oteli seçme eğilimindeydim ve gidip balo salonunu görünce ve fiyat alınca kararımız netleşti. Dekor sade ve göz yormuyor ki ben öyle renkli sandalye giydirmelerine sahip bol ve rahatsız edici ışıklı simli süslü salonlardan hoşlanan bir insan olmadığım için yerinde bir karar verdiğimizi düşünüyorum. Buyurun, bakalım siz ne düşüneceksiniz...








Mobilya Takımlarımız


Bugün itibariyle düğünümüze tam 239 gün kalmış... Yapmamız gereken hazırlıkları düşündüğümde az bir zaman gibi gelirken o günün tatlı heyecanı, mutluluğunu düşündüğümde daha çoooook varmış gibi oluyor... Şu ana kadar yaptıklarımıza baktığımda Yemek Odası, Oturma Grubu ve Yatak Odası takımlarımı; beyaz eşyalarımı; gelinliğimi aldık, düğün mekanımızın sözleşmesini imzaladık. Bu yaklaşık 8 aylık zaman diliminde de diğer hazırlıklarımızı tamamlayacağız.
Bu arada mesleki anlamda yoğun günler, haftalar geçirdiğimiz için çok kısıtlı zamanlarda evlilik hazırlığı yapabiliyoruz. Ama biliyorum ki o gün geldiğinde bütün sıkıntıları, gerginlikleri unutup yepyeni muhteşem bir hayata başlıyor olacağız... 
Bugün sizlere mobilyalarımı göstermek istiyorum. Hepsini Doğtaş'tan çookkk beğenerek aldık. Öncelikle koltuk grubumla başlıyorum. Koltuk grubum Doğtaş'ta sergilenen fakat henüz kendi markasıyla üretime geçilmemiş L tipi bir koltuk ve ikili takımından oluşuyor.


Bizim evimize gelecek olan koltuk takımlarının rengi beyaz değil deve tüyü rengi. Kullanımı daha kolay olsun diye böyle bir karar verdik. 
Yemek odamıza gelince... Doğtaş'ın Mystic serisinden, beyaz-kahve çok hoş bir takımı beğendik. Aşağıda resimleri yer alıyor...




Ben kahve tonları ile dekore edilmiş evlerden çok hoşlanıyorum, nişanlım da çok göz yoran renkli mekanları sevmediği için bize çok uygun bir modelde karar kıldığımızı düşünüyorum.
Öte yandan yatak odamız da yemek odası ile aynı seriden, yani Mystic serisinden... İtiraf edeyim, en çok yatak odamızı beğeniyorum :)  Çok ferah ve sade mobilyalardan oluşuyor...



Biz mobilyamızı geçen yaz beğenmiş ve almıştık. Daha doğrusu bir sene içerisinde taksitlerinden kurtulmayı planladığımız için erken almaya karar verdik. Malum evlenme sürecinde mobilyadan beyaz eşyaya, yemek takımından halıya, düğün mekanından gelinliğe her şeye fazlasıyla para harcanıyor. O yüzden ihtiyaçlarımızı yavaş yavaş alarak daha rahat bir evlenme süreci yaşamayı planlıyoruz.
Öte yandan evimde kalabalık yapacak tek bir eşya bile istemiyorum. Mesela yemek odası takımını alırken vitrini gruba dahil etmedim. Laf arasında, hayatta işlevini anlayamayacağım şeylerden biri de bu vitrin takımlarıdır :) Yaklaşık 2000 liralık bir yükten de böylece kurtulmuş oldum. 
Bir de halılarım var ki salonda kullanıp kullanmayacağıma karar veremedim. Halıları ihtiyacımız olduğu için önceden almıştık, eğer mobilyalarımın rengine uyarsa salonda, uymazsa diğer odalarda ya da antrede kullanacağım. Halılar Merinos Venüs serisinden, geometrik desenli eşyaları sevdiğim için halı seçimim de o yönde gelişti. 


Gelinliğim, Duvağım, Tacım vd.


Eveeettt sanırım genç bir kadın için en önemli kararlardan biri gelinliğini seçmektir... O günün ne kadar özel olduğu, bir de elimizde o günü değiştirme gibi bir şansımız olmadığı düğünüldüğünde insan epey bir kararsız kalıyor. Özellikle benim gibi süsü boncuğu çok sevmeyen ve günlük hayatında sadeliğin vediği güzelliğe güvenen biri için ilk zamanlarda gelinlik seçmek zor bir süreç olarak başlamıştı. Efendim, öncelikle kafamda şöyle bir liste yaptım:
Fırfırı danteli olmayacak,
Kemeri olmayacak
Boncuk tül olmayacak
Veee bu özelliklerin yanında bir de göz alıcı, zevkli ve estetik duracak... 
Gördüğünüz gibi beklentilerim-taleplerim biraz fazlacaydı ve baktığım bütün kataloglardaki gelinliklerde yukarıda saydığım özelliklerin en az biri yer almaktaydı. Nette çok uzun zamanlar harcamıştım ve içime sinen bir gelinlik bulamamıştım. En sonunda Pronovias Jilguero model gelinlikle karşılaştım. Bu gelinlik gerçekten istediğim gibi pulsuz boncuksuz sade bir modeldi. Hemen Pronovias mağazalarından bana en yakın olanıyla iletişime geçtim ve gelinliği  görmek için bir tarih kararlaştırdık. Vee o gün geldiğinde ben kocaman bir hayal kırıklığına uğradımm... Gelinlik benim beklediğim gibi saten değil keten benzeri bir kumaştan üretilmişti ve fotoğraftakiyle hiçbir alakası yoktu. Gerçekten çok büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım... Görevli bayan da durumu fark etti ve sadelik açısından buna benzer bir model olan Georgia modelini denemek isteyip istemediğimi sordu... Bu, hayal ettiğimden de güzeldi... Kocaman (3,5 mt) kuyruğu, yumuşacık ipeksi kumaşı, göğüs detayı ve drapeleri ile hayalimin ötesindeki bir gelinlikle karşı karşıyaydım... Hem sade, hem çarpıcı... Başka hiçbir gelinliğe bakmaya ihtiyaç duymadan o gelinlikte karar kıldım.... Ayrıca biyeli duvağım ve incili tacımla mükemmel bir kombin yaptık ve çookk mutlu bir gelin adayı olarak evime döndümmm...




Size biraz da gelin tacım ve duvağımdan bahsedeyim... Her ikisini de gelinliği aldığım gün seçtim. Tacım Pronovias'ın T2-2511 nolu modeli. Üzerindeki küçük inciler ile gelinliğimin arkasında boydan boya olan inciler birbirleriyle bütünlük sergiliyor.






Vee duvağım...




Eveett düğün kostümlerimin büyük bölümünü paylaştım :) Geriye ayakkabım, el çiçeğim ve takılarım kaldı ama onları henüz almadım, karar verme aşamasındayım... İleride onları da sizinle paylaşacağım...